Bir rüya
gördüm.
Kapalı bir yerden bakıyordum bir kapsülün içinden. Bir yerlerde dolaşan bir kapsül herhalde. Altıgen pencereleri olan, iki katlı, arası boşluklu camla kapatılmış. Filmlerde seyrettiğimiz uzay kapsüllerine benziyordu.
Dönüyor kapsül ancak dönüş hızı çok düşük olmalı, ki dışarıda gördüklerimi takip edebiliyordum. Kapsül uzaklaşmıyordu, dönüyordu.
Kapsülde çıkışı bulamıyordum. Her bağlantı noktası sıkıca puntolanmıştı. Parçalar kenarları boyunca birbiri ile kaynatılmıştı. Elimle yokladığımda herhangi bir plakada bir boşluk hissi yakalayamıyordum.
Nasıl girmiştim kapsülün içine, anımsamıyordum. Kapsülün içinde uyanmıştım. Rüyamın içinden mi geçip geldiğim? Anımsamıyorum.
Görüyordum dışarısını ancak müdahale edemiyordum. Küçük iki çocuk çalılardan yapılmış bir çitten atlamak istiyordu. "Dikkat edin, öbür tarafta çamur var!" diye bağırdım. Duymadılar beni. Çiti aşınca birinin ayakları çamura bastı, üstü kirlendi. Sonra top oynamaya başladılar. Arkadan bir köpek yaklaşıyordu. Korktum. Yine bağırdım: "Köpek var." Duymadılar. Köpek onların topuna hamle yaptı. Çocuklar da köpeğe yaklaştılar. Köpeği sevmeye başladılar. Kendime "iyi ki" dedim, "duymadılar beni. Kendi korkumu vermiş olacaktım onlara."
Yolda bisiklet binen bir genç kıza bağırdım, soluna dikkat etsin diye. Son anda frene bastı, araba onu sıyırıp geçti.
Görüyordum dışarısını ancak müdahale edemiyordum. Küçük iki çocuk çalılardan yapılmış bir çitten atlamak istiyordu. "Dikkat edin, öbür tarafta çamur var!" diye bağırdım. Duymadılar beni. Çiti aşınca birinin ayakları çamura bastı, üstü kirlendi. Sonra top oynamaya başladılar. Arkadan bir köpek yaklaşıyordu. Korktum. Yine bağırdım: "Köpek var." Duymadılar. Köpek onların topuna hamle yaptı. Çocuklar da köpeğe yaklaştılar. Köpeği sevmeye başladılar. Kendime "iyi ki" dedim, "duymadılar beni. Kendi korkumu vermiş olacaktım onlara."
Yolda bisiklet binen bir genç kıza bağırdım, soluna dikkat etsin diye. Son anda frene bastı, araba onu sıyırıp geçti.
Bebek pusetine birilerinin yardım etmesini istedim.
Duyan yoktu beni. Saatler bir birini takip ediyordu. Ne yapsam ne desem artık benim uyarılarımdan bağımsızca yaşıyordu dışarıdakiler. Onlar için yoktum. Onlar için bilinmiyordum.
Camları da kirliydi kapsülün. Ancak temizleme imkanım yoktu. Yağmur damlalarının izleri, sıçramış çamur topakları. Dışarısının görüntüler puslu ve bulanıktı. Kolumla içerisini ne kadar temizlemeye çalışsam dış camı bir türlü temizleyemiyordum. Bazen başka bir altıgen pencereye geçiyordum kapsül içinde. Baktığım her pencere baktığım yerin ortamına göre kirleniyordu. Bir pencerede buz ve kar artıkları varken diğer pencerede çöl kumunun parlatıcı keskinliği kurulmuştu manzaraya.
Yaşadığım eve baktım. Karanlıktı. Perdeler açık ama içerisi bir boşluğun yoğun karanlığındaydı.
Camları da kirliydi kapsülün. Ancak temizleme imkanım yoktu. Yağmur damlalarının izleri, sıçramış çamur topakları. Dışarısının görüntüler puslu ve bulanıktı. Kolumla içerisini ne kadar temizlemeye çalışsam dış camı bir türlü temizleyemiyordum. Bazen başka bir altıgen pencereye geçiyordum kapsül içinde. Baktığım her pencere baktığım yerin ortamına göre kirleniyordu. Bir pencerede buz ve kar artıkları varken diğer pencerede çöl kumunun parlatıcı keskinliği kurulmuştu manzaraya.
Yaşadığım eve baktım. Karanlıktı. Perdeler açık ama içerisi bir boşluğun yoğun karanlığındaydı.
Beni arıyorlar mı?
Benim kapsülde olduğumu, buraya sıkıştığımı bilmiyorlardı.
Dışarı yürüyüşe çıkmış olabilirlerdi.
Ama ne kadar zamandır ben buradaydım? Dün gece yatmadan bir şişe bira içmiştim. Sonra uyumuştum.
Ama sanki çok daha uzun zamandır karanlıkmış gibi geldi evin pencereleri bana. Eskimişti de duvarlar. Yağmurun ıslattığı güneşin gevrettiği sıvalar kalkmış, dökülüyor gibi göründü gözüme.
Rüyadayım herhalde.
Dışarıdaki kimseye sesimi duyuramıyordum.
Rüyadayım herhalde.
Dışarıdaki kimseye sesimi duyuramıyordum.
Bürodaki amirim masasının üzerinde bir dosyayı arıyor. Ben ona o dosyayı geri vermemiştim. İşten çıkmadan önce içine bir iki evrak eklemek için almıştım. "Mustafa Abi, dosya benim çekmecede." Mustafa abi beni duymuyor. Mehmet'i çağırdı yanına. "Mustafa Abi, dosya benim çekmecede."
Kafamın içinde bir ses konuşuyordu: "Ölüm böyle bir şey işte," diyordu. "Canlısın ama hiçbir şey üzerinde etkin yok."
"Hayır!"
Kafamın içinde bir ses konuşuyordu: "Ölüm böyle bir şey işte," diyordu. "Canlısın ama hiçbir şey üzerinde etkin yok."
"Hayır!"
Babasından bir top almasını istiyor küçük yeğenim. "Alma" diyorum, "Bizde kızın oynamadığı büyük bir top var. Onu getiririm akşam." Ama duyan yok beni.
Ne kadar zamandır bu kapsülün içindeyim? Tanıdığım kimseleri göremiyorum bazen. Farklı şehirler görüyorum, başka sokaklar, başka caddeler.
İçim içimi yiyor. Elimden gelen bir şey yok. Bağırsam, sussam değişen bir şey yok.
Yavaş yavaş durumu kabullendim.
Ne kadar zamandır bu kapsülün içindeyim? Tanıdığım kimseleri göremiyorum bazen. Farklı şehirler görüyorum, başka sokaklar, başka caddeler.
İçim içimi yiyor. Elimden gelen bir şey yok. Bağırsam, sussam değişen bir şey yok.
Yavaş yavaş durumu kabullendim.
Herhalde ölmüştüm.
27 Kasım
2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder