ruhum yalnız koltuklara yığılmış
yalnız ben
koltuklar benden sonra daha yalnız
yolcu ruhumdan güneş saklanıyor
beni örtülere
gölgelere
titremelere
emanet ediyor
akşam yoksulu cinnetim
ayaklarım kramplarla
iki büklüm koltuklarda
akıp giden
ağaç selleri
evler
dağ sıraları
durmadan akıp giden
bitmiyor
akıp gidiyor uykum
kıvranıyorum dibinde
rüyalarımın
ah bulsam ellerimi
arkamda bıraktığım yok
önümde kavuşacağım yok
yatağıma uykunun acısı çöreklenmiş
arabalar çarpışıyor
seslerinde soğuyan bir yaz
annemin fısıltıları
kulaklarım sağır
özlüyorum
boşluklarımı dinliyor kayıp ruhum
karanlığı farlar deliyor
artık köylerin o eski titrek ışıkları yok
düşlerimi tetikleyen
cılız dallar
boz damlar yok
neredeyim ben
rüyamda
dönüp başımı çevirdiğim o kasaba değil burası
merdivenlerini tırmandığım apartman değil
sürekli değiştirdiğim o evler değil
boğazımın kesildiği deniz değil
soğan çuvalları içinden karlara karışmış dilenci kadınların barakası değil
bana sarılan kadınlar kim
kadınlar yok
elimi tutan çocuğun yüzü silinmiş
bir bahçe kapısından geçiyorum
her seferinde paslı kilidi dağılıyor
bir fransızla fransızca konuşuyorum
bir ispanyolla ispanyolca
portekizce öğreniyorum
pessoa ile lizbondayım
kuşlar gibi uçuyorum
en uçlarına konuyorum selvilerin
mezarların yanı başında boy atmış
rüzgarla sallanıyor ağacım
düşüyorum
kanatlarım ağırlaşmış çırpamıyorum
bir tabutu omuzluyorum içinde taşıdığım ben
toprak atıyorlar üstüme
karanlık içinde uyanıyorum
bir kadının titrek elleri dudaklarımda gezinirken
uykusuzluk yıkıyor beni
baştan aşağı
rüyaların hatırlanması
hiç yoktan
uyku bekle beni
rüyalarıma götürecek kuş
bekle beni
gece değil sırf
kendimi bıraktığım her uzun yol koltuğunda
bekle beni bekle
rüyalarım arındırıyor
kirlerimi çözüyor
bir battaniye yetiyor
bir yüksek yastık ve
açık pencereden giren yel
böcek şakımaları
köpek ulumaları
bir hipnozun parmak şıklaması sanki
rüyalarımın kapılarına
ev bekliyor
yatak bekliyor
ben bekliyorum uykumu
kurtulmak istiyorum dünyadan
toprak bekliyor
su bekliyor
rüyalar beni saracak biliyorum
o kadar bataklaştı ki bildiğim hayat
Beyaz kedi her yanı tarayıp ertesi gün için gökyüzünü temizleyen gümüşsü ayı temsil eder. Beyaz kedi "gizlice ortadan kaybolanları izleyen, iz takip eden avcı; araştırıcı; kelebek avcısı"dır. Margaras "ternizleyici" ya da "kendi kendini temizleyen hayvan"dır. Yolu gümüşsü ayla aydınlanmış olan beyaz kedi avcı ve katildir. Bütün karanlık, gizli yerler ve varlıklar o karşı konulmaz ölçüde tatlı ışıkta ortaya çıkar. (William S. Burroughs - İçerdeki Kedi)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ben Şimdi Ölmedim
- Meçhul bir Ömer'e. Bir şiirin hikayesi, şiir yazılırken anlatılmaya başlar. Şiirle beraber hikaye yazılır. Ben şimdi ölmedim. Her iste...
-
Şahin Şahvelioğlu (1958 - 2017) ------------ 16 Mart 2017 Perşembe - Kırıntı Köyü halkımızdan Şahin Şahvelioğlu (59) İstanbul'da ya...
-
Belleksizleşmek İstiyorum. Bu bir beklenti değil, bu bir niyet değil, bu bir geri çekilme veya kaçış değil. Tükenmiş olmanın doğal bir sonuc...
-
Einstein: Her şey olabildiğince kolay olmalı, ama ‘basit’ değil. Bu konuda Steve Jobs'un bir düsturu var. Öyle tasarlamalısın ki ger...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder