14 Mart 2022 Pazartesi

Doğum yılımı eski yüzyıllarla karşılaştırmak

 27.12.2021 tarihli günlüğümden


Yıl sonuna az kaldı. bir yıl daha devrildi böylelikle. Tarih okuduğumda ya da bir dönem ve o dönemin karakterlerine baktığımda kendimle karşılaştırırım. 1962 yılını 1862'ye, 1762'ye götürürüm mesela. O iki dönemi kendimi içine alacak şekilde karşılaştırırım. en çok anlam çıkardığım dönem Fransız İhtilali (1789) olmuştur.

Robespierre (1758 - 1794), Saint Just (1767 - 1794), Maria Antonette (1755 - 1793) Gouges (1748 - 1793), Prudhomme (1752 - 1830), Paul Barras (1755 - 1829), Marat (1743 - 1793), Lucien Bonaparte (1755 - 1840), XVI Loui (1754 - 1793), Hebert (1757 - 1794), Mirebeau (1749 - 1791), Lafayatte (1757 - 1834), Georg Forster (1757 - 1794), Desmoulins (1760 - 1794), Danton (1759 - 1794) Lisle (1760 - 1836), Claire Lacombe (1765 - ?) Chateaubriand (1768 - 1848) Babeuf (1760 - 1797) gibi isimler benim iki yüz önceki dönemdaşlarımdır.

Bir çoğu 1793 - 1794'de giyotine başlarını vermişlerdir. Ben 1762'de doğmuş olsaydım nelerin içinde olacağımı kurarım. Robespierre ile dört yaş farkım olurdu. Ona muhalif mi olurdum yoksa safında mı yer alırdım bilmiyorum. Danton'dan üç yaş küçük olurdum. Lisle Fransız ulusal marşı Marseillaise'yi besteleyen adam benim arkadaşım olabilirdi. "Yıldızının Parladığı Anlar" kitabında Zweig "Bir gecelik dahi"de onu anlatır.

Böyle yakınlıklar kurarak dönemlerin içine konumlandırmaktan alamam kendimi. Fransız devriminde bir şekilde işin içindeyimdir. Ya giyotine gitmişim ya yaşamaya devam etmişimdir.

1860'la uzandığımda Lenin 1870'li olması nedeni ile benden sekiz yaş küçüktür. Troçki doğduğunda ben üniversiteye başlamışımdır (1879). Stalin ben lisede iken kundaktadır (1876). Kesinlikle bu ikisinin arkasından gitmezdim. Çünkü çok küçüktürler benden. Kautsky (1854) bana daha yakındır ancak sekiz yaş büyüktür. Ciddiye almam. Berstein'e (1850) çok mesafeli olurdum.

Spinoza ile babamı karşılaştırıyorum. Sonra babama kızıyorum.

Tarihsel kişiliklerin benim zaman çizelgem ile eşleştirilmiş izlekleri imkanlarımızı, kendimizi, amaç ve hedeflerimizi ne denli içselleştirdiğimiz bir hesaplaşmayı sağladığını düşünüyorum. Kendimize çıkardığımız engelleri, savunma mekanizmalarımızı görüyorum. Sonra kendime üzülmeye başlıyorum.


De Hospital (1661), Fourier (1768), Hardy (1877), Minkowski (1864), David Hilbert (1862) gibi matematikçiler, Durkheim (1858), Weber (1864), Cooley (1864), Herbert Mead (1863) gibi sosyologlar, Edmund Husserl (1859), Alfred North Whitehead (1862) gibi filozoflar, Gustav Klimt (1862) gibi ressamlar daima çağdaşlarım olarak beni kendimle yüzleştirirler.

İşte yazma arzusu, sürekli ve durmadan yazma arzusu geçmişle kurduğum ilişkinin bir yansıması.

Hiç yorum yok:

Ben Şimdi Ölmedim

- Meçhul bir Ömer'e. Bir şiirin hikayesi, şiir yazılırken anlatılmaya başlar. Şiirle beraber hikaye yazılır. Ben şimdi ölmedim. Her iste...